*
Düzenleme: Mahir KILIÇOĞLU
A. Sınıfta İletişimi Kolaylaştıran Teknikler
1.Öğretmen sınıf içindeki oturma düzeni içinde işitme engelli öğrencinin yerini, özel gereksinimleri göz önüne alarak planlamalıdır. Öğretmeni takip edebileceği en iyi yer ön sıralar ise oraya oturtmalıdır.
2.İşitme engelli öğrenci geleneksel tipte işitme cihazı kullanıyorsa, işitme cihazından yarar sağlanabilmesi için konuşmacı ile arasındaki mesafenin iki metreyi geçmemesi önerilmektedir.
3.Öğrencinin öğretmenini ve sınıfta söz alan diğer öğrencileri olabildiğince rahat izleyebileceği bir oturma düzeni çok yardımcı olmaktadır.
4.Dudak okuma konusunda zaman zaman yanılgılar olmaktadır. İşitme engelli bireyler ile konuşurken bazı kişiler daha iyi anlaşılmak amacı ile abartılı dudak ve ağız hareketleri yapmakta, ya da konuşmanın hızını, temposunu yavaşlatmaktadırlar. Ancak normal konuşma hareketlerinden ve hızından yapılan her türlü sapma, hem konuşmanın anlaşılmasını güçleştirecek , hem de işitme engelli çocuğun yanlış konuşma hareketleri geliştirmesine yol açacaktır.
5.İşitme engelli öğrencilerin birçoğu, konuşmaları iyi anlaşılmadığı için ya da kendileri karşı tarafın konuşmasını çok iyi anlamadığı için aşırı çekingen davranmakta ve sınıf için konu açılımlarına ve görüşmelere katılmamakta, öğretmenin sorduğu sorulara yanıt vermekte çekimser kalmaktadır. Öğretmenin bu durumu fark etmesi ve katılımlarını sağlamak için bu öğrencilere önceleri kısa yanıtlar gerektiren sorular yöneltmesi, ayrıca diğer öğrenciler ile küme çalışmalarına katarak bir ekip içinde derse katılımını özendirmesi yardımcı olabilir.
6.İşitme engelli bir öğrenciyi engelsiz öğrenciler ile birlikte bir sınıf içine yerleştirmek, öğrenciler arasındaki sosyal etkileşimin gerçekleşeceğini garantilememektedir. Belki de daha kolay öğrenci her konuda danışmak ve soru sormak amacıyla sınıf arkadaşlarına değil de öğretmenine başvurmak eğiliminde olabilir. Bu nedenle öğretmeni, sınıftaki diğer öğrencilerin de sırayla bu öğrenciye yardımcı olmalarını sağlayabilir.
B. Eğitim Ortamının İşitme Engelli Çocuğa Özgü Düzenlenmesi
1.Eğer yoksa bireysel işitme cihazları sağlanmalı,
a.Bu cihazların çalışıp çalışmadığı her gün kontrol edilmeli,
b.Öğrencinin cihazla birlikte kullandığı kulak kalıpları kendine özel yapılmış olmalı ve kullanıcı volümünde “ötme” sesi yaratmamalı,
2.Ses ulaşımını sağlayıcı FM cihazları kullanılmalı,
3.Sınıf içinde akustik düzenlemeler yapılmalı,
4.İçeride ve dışarıdaki gürültü seviyesi en aza indirilmeli,
5.Gereksinimi gereği çeşitli görsel eğitici malzemeler kullanılmalı,
6.Sınıf mevcudu öğretmen-öğrenci ve öğrenci-öğrenci etkileşimlerine, işitme engelli öğrenciye yeterli konuşma fırsatları verilmesine olanak sağlanmalı,
7.Konular ve kavramların öğretimi somut yaşantılar ile yapılmalı, öğrencinin bu yaşantılara ve gözlemlere aktif katılımı sağlanmalı,
8.Öğrenmeyi ve iletişim kurmayı özendirici öğretim teknikleri kullanılmalıdır.
C. Bireysel Planlamanın Yapılması
Her özürlü çocuğun eğitiminden en üst düzeyde yararlanabilmesi için bireysel eğitim planın yapılması gerekir. Eğitimin bireysel planlamasının yapılması şu konuları içermelidir:
1.Öğrenci için gerçek öğrenmenin en iyi hangi ortamlarda ve koşullarda sağlanabileceği.
2.Normaller ile hangi konuları hangi koşullarda bir arada öğrenebileceği.
3.Hangi konularda, hangi zaman aralıkları ile özel eğitime gereksinimi olduğu.
4.Gerekli olan destek hizmetlerini verecek olan personelin kimler olacağı. Bu personelin hangi mesleki ve kişilik özelliklerini bulunduracağı.
5.Değerlendirmenin nasıl ve kimler tarafından yapılacağı v.b. gibi.
Kaynak: TÜFEKÇİOĞLU, Umran; “İşitme Engelliler” Açıköğretim Fakültesi Yayınları, Eskişehir link: http://www.aof.anadolu.edu.tr/kitap/IOLTP/1267/unite08.pdf
*Fotoğraf alıntıdır.
Etiketler: kaynaştırma, okulda işitme engelli çocuk
Mahir KILIÇOĞLU*
Çocuk ailenin mutluluğu, evlerin neşesi, toplumun ve ebeveynlerin güvencesidir. Her aile doğacak çocuklarının her çocuk gibi, zaman içerisinde koşup oynamasını, okuyup yazmasını gelecekte bir iş-güç sahibi olmasını ve yuva kurmasını bekler. Çocuklarının sağlıklı bir şekilde doğup büyümesinin hayalini kurar. Onun ilk adımını, ilk kelimesini hayal eder.
Anne babalar, çocuklarının özürlü doğması durumunda bütün bu hayallerinin yıkılması ile karşı karşıya kalırlar. Çocuğun özürlü ya da engelli olması kolay kabullenilecek bir durum değildir. Bu nedenle özürlü bir çocuk sahibi olma durumuyla karşı karşıya kaldıklarında kimi zaman uzun süren bir kabullenme süreci yaşamak zorunda kalırlar. Çocuğun özrünü çabuk kabullenme çocuk için geliştirilmiş yardım süreçlerinin (özel eğitim uygulamaları) devreye girmesini kolaylaştırır. Ailenin çocuklarının engelli olduğunu kabullenip şimdi ne yapabilirim demesi, engelli çocuğa yapılacak ilk ve en önemli yardımdır. Bu bağlamda öncelikle ailelere şu önerilere uyması beklenmektedir.
- Öncelikle çocuğunuzu sevin, önem ve değer verin. Onu özrüyle olduğu gibi kabul edin.
- Çocuğunuzun hayatı özrüyle kararmaz ya da zorlaşmaz; sizin ve çevrenin tutumuyla zorlaşır. Bu nedenle ona artık bir şey yapamaz, bir işe yaramaz gözü ile bakmayın. Çok ağır durumda olanlar hariç engelliler topluma katılabilir, iş sahibi olabilir hatta aile kurup çocuk sahibi olabilirler.
- Çocuğunuzun engelli ile ilgili bilgi edinin. Neleri yapıp yapamayacaklarını öğrenin. Engeli hakkında kulaktan dolma bilgilere itibar etmeyin (Mesela körlerin duymaları gelişmiştir inancı yanlıştır. Onlar da ancak diğer insanlar kadar duyarlar).
- Çocuğunuzun topluma katılması, iş sahibi olması ve bir yuva kurmasının tek yolu eğitimdir. Okulda olduğu gibi evde de eğitiminin devam ettiğini unutmayın. Çünkü engelli çocuk, eğitimi için bireysel yardıma gereksinim duyar.
- Çocuğunuzun eğitimi için uzmanlardan, öğretmenlerinden ve Merkezimizden yardım alın.
- Çocuğunuzdan eğitimle mucizeler beklemeyin; çok az çocuk gerçek anlamda eğitimle büyük ilerlemeler gösterebilir. Bunun yanında eğitimle alınan her mesafe küçükte olsa önemlidir.
- Çocuğunuzdan beklentilerinizi özür ve özelliklerine göre ayarlayın. Normal bir çocukla karşılaştırıp aynı görevleri beklemeyin.
- Ondan yapamayacağı bir davranışı veya beceriyi istemeyin. Onun sınırlarını zorlamanız aşırı yüklenmeniz kendine güvenini sarsabilir ve başarısızlık duygusuna kapılarak içine kapanmasına sebep olabilir.
- Çocuğunuzu aşırı korumayın. Aşırı koruma, onu her şeyden sakınma çocuğunuza zarar verir.
- Çocuğunuza evde beceriler öğretin; bu konuda gerekirse yardım alın. Engelli çocuğa okulda verilen eğitim evde devam ediyorsa etkisi çok olur.
- Çocuğunuza tek başına yapabileceği ve başarabileceği işler verin. Bu onun kendine olan güvenini artırır.
- Engelli çocuğa sahip başka ailelerle bir araya gelin. Bu hem yalnız olmadığınızı hissettirir hem de, sorunlarla mücadelelerde tecrübe paylaşımını sağlar.
- Çocuğunuzu normal akranları ile bir araya getirin. Onlarla oynamalarını sağlayın.
- Mutlaka oynayabileceği oyuncaklar alın. Akran bulamazsanız siz onunla oynayın. Ona nasıl oynandığını konusunda model olun.
- Kardeşlerin engelli çocukla uyumlu olması için hem onlara örnek olun, hem de engelli çocuğa nasıl yaklaşacakları konusunda yol gösterin. Gerekirse bu konuda da uzmanlardan yardım alın.
- Engelli çocuğa sahip olmasanız bile bu durumun herkesin başına gelebileceğini unutmayın. Bu nedenle çevrenizde bulunan engelli çocuklara acıyarak bakmayın, garipsemeyin, onlara güler yüz ve ilgi gösterin. Bu hem engelli çocuğa hem de ailelere her şeyden daha büyük bir yardım olur.
Anne-babaların kolay olmayan bir süreçten geçtiklerini uzmanlar tarafından bilinmektedir. Bu nedenle yardım almaları çocukları için yapacakları doğru şeylere giden yolu kısaltır. Her şeyden önemlisi çocuklarının özürlü olmasına rağmen ilerde her çocuk gibi yapabilecekleri çok şey var olduğunu bilmeleridir. Nasıl diğer çocuklar anne babalarının desteği ile büyüyorsa, engelli çocuklarda anne-babalarının (belki biraz daha fazla) destekleri ile büyürler.
*Özel Eğitim Öğretmeni, EĞitimde Psikolojik hizmetler uzmanı.
Etiketler: aileye yardım, engelli çocuk
Genel Olarak Özellikleri:
-Çok küçük yaşlarda ileri düzeyde sözcük dağarcığına sahip olurlar.
-Gözlemlerinde dikkatli ve meraklıdırlar, küçük yaşlarda sonu gelmeyen sorular sorabilirler.
-Öğrendiklerini unutmaz ve ummadık yerde ummadık ilişkiler kurarak dışa vururlar.
-Yaşıtlarında daha uzun süre dikkatlerini bir şeye verebilirler.
-Karmaşık kavramları anlar ve yaşıtlarından daha erken ve daha ileri soyut düşünebilir.
-Birden fazla alana ilgi duyabilir ve birçok alanda ortalamanın üzerinde başarı gösterebilir.
-Akranlarının görmediğini görür, onların yapamadığını yapar, davranışlarında ve yaklaşımlarında akranlarından daha olgun olabilirler.
-Öğrenme ve merak duygularının verdiği araştırma, karıştırma, bozma ve dağıtma davranışları yaramazlık ve çok hareketli olmaları yorumuna yol açabilir.
-Yeniliklerden hoşlanır, yeni ve değişik durumlara kolay ve çabuk uyum sağlarlar.
-Espri yetenekleri vardır, espri yapar, esprileri çabuk anlarlar. Yaratıcı öyküler anlatır ya da yazarlar.
-Grup içinde lider olurlar. Sınıf arkadaşları tarafından yeni fikir kaynağı ve grup lideri olarak görülürler.
-Kendi iç dünyalarında barışık yaşayabilirler ve problem çözmede, kendi başına karar vermede başarılıdırlar.
Birçok bilim adamı Üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocukların eğitimlerine daha çok önem verilmesini önerir. Bazı ülkelerde üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklar için çok özel tedbirler alınmıştır. Ülkemizde de üstün yetenekli ve üstün zekâlı çocuklar için başta Fen Liseleri olmak üzere, Anadolu Liseleri, Sosyal Bilimler Liseleri ve bilim sanat merkezleri açılmıştır. Birçok özel kurum da üstün yeteneklilere yönelik çalışmalar yürütmektedir.
Gardner’in yaptığı çoklu zekâ tanımı günümüzde yaygın olarak kabul görmektedir. Buna göre zekânın birden fazla yönü vardır ve bireyler doğuştan getirdikleri zekâsını iyileştirebilir, geliştirebilir ve değiştirebilir. Dolayısı ile çoklu zekâ teorisi okullarda öğrencilerin yeteneklerine göre düzenlenmiş fırsatlara sahip olması gerektiğini savunur
1. Sözel-dil zekâsı: Bir bireyin dile ait kavramları yazılı veya sözlü olarak etkili biçimde kullanabilme kapasitesidir.
2. Mantıksal-matematiksel zekâ: Sayıları etkili bir şekilde kullanabilme, sebep sonuç ilişkileri kurarak olayların oluşumu ve işleyişi hakkında etkili şekilde mantık yürütebilme kapasitesidir.
3. Görsel-uzaysal zekâ: Görsel-uzaysal dünyayı doğru bir şekilde algılaması, dış dünyadan edindiği izlenimler üzerine değişik şekiller uygulaması kapasitesidir.
4. Müziksel-ritmik zekâ: Bir kişinin müzik formlarını algılaması, ayırt etmesi ve ifade etmesi kapasitesidir.
5. Bedensel-kinestetik zekâ: Bir kişinin düşünce ve duygularını anlatmak için vücudunu kullanmadaki ustalığı, ellerini kullanma ve elleriyle yeni şeyler üretme kabiliyetleridir.
7. İçsel zekâ: Bir kişinin kendisini tanıması ve kendisi hakkında sahip olduğu bu bilgi ve anlayış çerçevesinde uyumlu davranışlar sergilemesi yeteneğidir.
8. Doğacı zekâ: Bir kişinin hayvanlar ve bitkiler gibi yaşayan canlıları tanıma, onları belli karakteristik özelliklerine bağlı olarak sınıflandırma ve diğerlerinden ayırt etme kabiliyeti veya dünya doğasının bulutlar, kayalar veya depremler gibi çeşitli karakteristiklerine karşı aşırı ilgili ve duyarlı olmasıdır.
Sınıfta Üstün Zekâlı Çocuk
Sınıflarında üstün zekalı çocuklar sürekli huzursuzluk, ya da aşırı hareketlilik gösterebilirler. Aşırıya kaçan ölçülerde şaka veya yaramazlıklar yapabilirler. Bütün olumlu ve uyumlu davranışlarına karşın akademik olarak göstermesi gereken başarıyı gösteremeyebilirler. Ders etkinliklerine katılmaktan çekinebilir hatta sıklıkla okula gelmek istemeyebilirler. Öğretmenin sonuçlandırdığı bir konuda ısrarla tartışmayı sürdürmek isteyebilir. Bütün bunların nedeni öğretmenin öğrenciye uyguladığı programın:
-ya çok kolay olmasından,
-ya sınıf çalışmalarının yavaş ilerlemesinden
-ya aşırı tekrarlara yer vermesinden
-ya derinlemesine tartışmalara yeterince yer vermemesinden
-ya da ders konularının öğrenciye ilginç gelmemesi, onun olgunluk ve yetenek düzeyinin çok altında olmasından kaynaklanabilir.
1. Daha güç sorular sorun, yeni düşünce ve kavramlara ilişkin yeni uygulamalar geliştirmesini isteyerek düşüncelerinde esneklik kazanmasını sağlayın
2. Sınıf çalışmaları ile ilgili özel çalışma ve ödevler verin
İlgilendikleri konularda özel projeler geliştirmelerine fırsat tanıyın. Projelerini sınıf arkadaşları ile paylaşmasını sağlayın
3. Sınıf içinde ve dersler aktif görevler ve sorumluluklar verin.
4. Sınıf düzeyinin üstünde kendi hızlarıyla ilerlemelerine fırsat verin.
5. Matematik ve fen gibi derslerde üst düzey ve ileri seviye çalışmalar yapmasını sağlayın.
6. Bazı konuların öğretilmesinde size yardımcı olmasını ve arkadaşlarına ders anlatmasını sağlayın.
7. Ebeveyni ile ilişki kurup çevreden özel ders, dershane, okul ve üniversite olanaklarından yararlanmaları için araştırma yapın
8. Yeteneklerinin farkında olmalarını ve değerini bilmelerini sağlayın.
*Özel Eğitim Öğretmeni Ve Eğitimde Psikolojik Hizmetler Uzmanı
1. Ataman, A. (2003); “Üstün Zekâlı ve Üstün Yetenekli Çocuklar” Özel Eğitime Giriş, Gündüz Eğitim Yayıncılık, Ankara
2. Kılıçoğlu, M., “Üstün Zekalı Çocuklar” Ders Notları, Gazi Üniversitesi, Ankara; Selçuk Üniversitesi, Konya.
3. Saban, A. (2004); “Çoklu Zekâ Teorisi ve Eğitimi” Nobel Yayın Dağıtım, Ankara
4. Sarı, H., Üstün Zekalı Çocuklar ve Eğitimleri; Yayınlanmamış makalesi
Etiketler: Üstün Yetenekli ve Üstün Zekâlı Çocuklar
